YÖNETİMBİLİMDE DİSİPLİNLER ARASI ÇALIŞMALAR-1 MİTOLOJİK, HERMENOTİK VE PSİKANALİSTİK ÖRNEKLER
Kategori
Stok Kodu
5T22D1TGQU
Yazar
Gürcan Papatya
Yayın Yılı
2025
Baskı No
1
Boyut
16x24
Sayfa Sayısı
188
Kâğıt Türü
2. Hamur
Barkod
9786255457196
Fiyat
300,00 TL + KDV
%15
300,00 TL
255,00 TL
Kitapça 2020 yılına ait hiçbir yerde yayımlanmayan ve ilk kez bu kitapçada yer alan 3 farklı ana-alt disiplinle bağlantılı yazmadan oluşmaktadır: “Tanrısal yönetim tasarımı ve tasarrufu: Yönetici tanrılar ve işletme yönetimbilim izdüşümleri” başlıklı ilk yazma, yönetimin/yöneticilerinin tanrısal özelliklere öykünerek, yönetimi biçimlendirme karinelerini (kanıtlarını) ve tercihlerini tartışma, sınırlar ve sınırlamalar ölçüsünde düşünme, ufuk yaratma, eleştirel notlar çıkarma ve bilimsel tartışma alanı açma amacıyla iki özgün katkı için yazılmıştır: Birincisi, yönetimbiliminin kuramsal temellendirme konusunda disipliner geçişkenliği ve disiplinlerarası gücünü vurgulamak, ikincisi de, yönetimbiliminin geniş bağlamlarını incelenme konusunda özgül yöntembilgisi denenebilirliğini göstermektir.
Yazmada yönetim vurgusu ve uygulamasının, temelde tanrısal yönetim tasarımı ve tasarrufu olarak ideal durum “mükemmellik” betimlemesiyle sürekli kendine sarmalanması ve marjinalleşmesi ve/dahi, birbirine dönüşen karinelerin açıklanması hedeflenmiştir. İş/letme yönetimi kapsamında tanrısal yönetim tasarımı için kavramsal ve kuramsal karine izleri olarak ele alınan liderlik ve türev sürümlerinin, kamusal eksene çekme gayretlerinin “yeni kamusal işletmecilik” olarak yansıması, özel eksene kamuyu çekme gayretinin dirençli olup olmadığı tartışılabilir kılınmıştır. CEOkratik yönetim [lider yönetici ve yeni kamusal yönetim] biçimi tanıtlanmıştır.
“Yönetimbilimde yazma yorumu ve işletme yönetici yorumları: Örnek inceleme ve metodik bir deneme” başlıklı ikinci yazma, yönetimbilimde hem teoride akademisyenlerin, hem de pratikte yöneticilerin “akademik yazma yorumları”, örnek bir yazma üzerinden açıklanması amaçlanmıştır. Bu yazmada geliştirilen analiz yöntembilgisi, iç içe geçmiş ve birbirine basamak oluşturan bütün onto-epsitomolojik olarak üstelenmiş, görgül doğrulama ve nesnel bilimsel ilkeleri geliştirme konusunda 4 katmanlı tasarlanmıştır. Böylece gerçeklik dışına dönüşmesi muhtemel-taşkın bilgilerin savrulması engellenerek, olgusal algılar arasındaki farklı dizgisel ilişkilerin etkili bir şekilde kavranabileceği düşünülmüştür. Bir anlamda bir [akademik] yazmanın sürekliliğini vurgulamak, amaçlılığına ya da eylemselliğine bağlı ifade edilen rasyonalite kopukluğunu veya prakseolojik yetersizlik söylemin yersizliğini göstermek hedeflenmiştir.
Yazmanın felsefi ve kuramsal hareket noktası, stratejibilim düşünürlerinden Chia ve Mackay (2007)’ın, “ex-post facto” ya da eylemden sonra gerçekleşen/gerçekleştireleceği umulan uygulamaların arkasındaki “eylem sürekliliği”ne bağlı, onto-epistomolojik ve epi-fenomolojik gereklilik oluşturmuştur. Böylece yönetimbilim yazmalarına yönelik prakseolojik yetersizliğin yaftalamasına karşı bir yaklaşım geliştirme ve kanıtı ortaya konmuştur. Bu bağlamda yazma, stratejibilim alanında yaşayan yönetim filozofu Richard A. D’Aveni (1995)’nin yazdığı yazma üzerinden, geliştirilen “kavramsal matris” analiz modeliyle, tartışma genişletilerek yürütülmüştür.
“Yönetimbilim ve psikanaliz: Akademisyen sarası olarak Taylor’u öldürmek” başlıklı üçüncü yazma, yönetimbilimde yazma faaliyetlerinin psikanalist perspektifte değerlendirilmesine yöneliktir. Taylor usta-baba, izleyenlerin de çırak-oğul eşleşmesi yapılmış, buna göre oğlun varoluş için babayı öldürme durumu “oedipus kompleksi” olarak tanımlanmış ve iki yönlü tartışma açılmıştır: Birincisi oğlun babadan nefret ederek onu öldürme arzusu, ikincisi oğlun babaya aşkın sevgi duyarak kendini öldürme [veya kendini baba üzerinden varetme] durumudur. Bir şekilde oedipus kompleksinin, oğlun babadan rol çalma veya babanın yerine geçme çabaları şeklinde yorumsama tartışılmış, bilimsel yönetimin babası olan Taylor’un oğulları [sonra gelen akademisyen veya teorisyenler] tarafından, varoluş için öldürülmesi gereken bir figür olarak görülmüştür. O halde akademik toplulukta (epistemik cemaatin) “akademisyen sarası” şeklinde nitelendirilebilecek bir olgunun tartışması yapılmıştır. Böylece hem bilimsel ilerlemenin sevgisi, hem de bilimsel ilerlemenin engelleyici yönünü oluşturan akademisyen sarası Taylor’un bilgisine yapılan eşzamanlı yapıldığı ifade edilmiştir. Birçok akademisyenin/teorisyenin Taylor’u aşmak ve rolünü kapmak için çalıştığı düşünüldüğünde, yazma tartışma odağı daha da belirginleşmiştir.
Dolayısıyla yazmada, psikanalizin temel kavramlarından hareketle bilimsel yönetimin babası Taylor’u [metaforik, semantik ve sembolik] öldürme ve onun yerine geçme düşüncesi kadar, onu yaşatmak gibi bir paradoksu tartışmak, disiplinler arası açıklamasını yapmak amaçlanmıştır. Böylece disiplinlerarası kapsamda geç dönem oluşan disiplin psikanalizle, yönetimbilim uygulamalarının ilişkilendirilmesine ve tanıtlamasına yönelik temelkoyucu kuramsal bir etkinlik hedeflenmiştir.
